Koyun Hastalıkları

Koyun Hastalıkları

MAVİDİL 

Mavidil, özellikle koyunlarda görülen sokucu sineklerle nakledilen viral bir hastalıktır. Mevsime bağlı olarak görülür, özellikle sokucu sineklerin sayısının arttığı rutubetli zamanlarla, yağmurlu yaz günleri hastalığın en çok görüldüğü zamanlardır. Bir sürüde hastalık şekillendiğinde, hayvanların büyük bir kısmı hastalanmasına rağmen ölüm daha az görülür. Ölümlerin yanı sıra et ve yapağıda kalite düşüklüğü nedeniyle ekonomik yönden önemli bir hastalıktır. Ancak kuzularda ölüm oranı yüksektir. Koyunlardan başka sığırlar, keçiler ve yabani gevişenler de hastalığa yakalanır. 

ETKEN 

Hastalığın etkeni, Reoviridea familyasından Orbivirus cinsi bir virus olup dünyada 24 antigenic serotipi tespit edilmiştir. Ülkemizde iki tip tespit edilmiştir. 

 

 

Kimyasal ve Fiziksel ajanlara karşı dayanıklılığı 

Sıcaklık

 :50°C/3 saat, 60°C/15 dakika

 

pH

 :Sensitive pH<6,0 ve >8,0 de duyarlı

 

Kimyasal

 :ß-propiolactone ile inaktive olmakta

 

Dezenfeksiyon

 :iodophor ve fenol bileşikleri ile inaktive olmakta

 

Yaşam Süresi 

 :Ortamda protein varlığında uzun süre (örneğin 20°C de saklanan kanda yıllarca)  yaşayabilmektedir.

 

 

Duyarlı hayvan Türleri 

·  Koyun; hastalığa karşı hassasiyet türlere göre değişmektedir. Örneğin merinoslar diğer koyun ırklarına göre çok daha duyarlıdır 

·   Sığır, keçi, tekhörgüçlü deve, evcil olmayan ruminantlar; genelikle enfeksiyon belirtilerini göstermezler. 

 

BULAŞMA 

Hastalığın Taşınması 

Biyolojik vektör: Culicoides spp

 

 

 

 

Virus Kaynakları 

1. Enfekte Culicoideler 

2. Kan 

3. Semen 

Hastalığın Meydana Gelmesi 

Etken “Tatarcık” olarak bilinen sokucu sineklerin (Culicoides) hasta hayvandan emerek aldıkları kanda bulunur ve aynı sineğin sağlıklı bir hayvandan kan emmesi sonucu sağlam hayvana geçer. Bu sinekler özellikle yağmurlu yaz günlerinin ardındaki rutubetli gecelerde aktiftirler. Hasta boğaların spermalarıyla da virüs sağlıklı ineklere bulaşabilmektedir ki bulaşmada dikkat edilmesi gereken önemli yollardan biridir. Sığırlar belirgin bir hastalık belirtisi göstermeksizin virüsü kanlarında taşırlar ve hastalığın koyunlara bulaşmasında önemli rol oynarlar. 

İnkübasyon süresi: 5-20 gündür 

Etken sokucu sineklerin olmadığı zamanlarda dahi sığır kanında 14 hafta aktif olarak kalabilmektedir. 

Koyunlarda mortalite oranı normalde düşüktür ancak bazı salgınlarda %10 nun altındadır. 

Bulaşıcı değil. 

BELİRTİLER 

Sokucu sinek tarafından kan emme sırasında etkeni alan hayvanda ilk belirtiler 7 gün sonra görülmeye başlar. Bu süre hayvanın ırkına ve bireysel direncine göre uzayıp kısalabilir. Örneğin merinoslar diğer koyun ırklarına göre çok daha duyarlıdır ve çok daha fazla etkilenir. Kuzular da koyunlardan daha duyarlıdır.  

Akut Form: 

Tipik bulguları şunlardır:  

Aniden 40-42 oC ye varan ateş, depresyon  

Ateşin başlamasından hemen sonra görülen dudak emme hareketleri, 

Sindirim ve solunum mukozasında yangı, ödem, konjesyon, nekroz, erozyon, ülserasyon, 

Dil ve dudak ödemleri dilde mavileşme,  

Önce sulu sonra irinli burun akıntısı, 

Ağızda ve burun girişinde ülser ve kabuklu yaralar, bunun sonucu solunum güçlüğü ve yem alınımının durması, pneumoni komplikasyonları 

Ayakta coroner bant ve toynak laminasında konjesyon ve tırnak aralarında yaralara bağlı topallık 

Lenf düğümlerinde hypertrophy, dalakta büyüme 

Deride kırmızılıklar, yapağıda kırılma dökülme , zayıflama, kısırlık ve gelişme geriliği 

Genç hayvanlarda ishal ve bulguların görülmeye başlanmasından 8-10 gün içinde ölüm. 

Bazı durumlarda ölüm çok daha uzun zaman sonra görülebilir 

Sığırlarda benzer belirtiler görülmekle birlikte belirtiler çok daha hafiftir, bazen fark edilmeyebilir. Ancak gebe ineklerde AH sendromu denilen anomalili buzağı doğumları ve ölü doğumlar da görülebilir.

 

 Numuneler 

Virus izolasyonu ve identifikasyonu: 

Canlı hayvanlarda: Heparinli kan 

Yeni ölmüş hayvanlarda : Dalak, karaciğer, kalp kanı, lenf düğümleri ve kırmızı kemik iliği 

Abort ve congenital enfekte olmuş yeni doğan hayvanlarda: Yukarıdaki belirtilen numune alma örneklerine uygun alınır 

Virolojik muayene için gönderilen materyalin herhangi bir kimyasal koruyucu konmadan  soğuk zincirde mutlaka + 4°C de, dondurulmadan laboratuvara ulaştırılmalıdır 

TEŞHİS VE AYIRICI TEŞHİS 

Klinik bulgular yani hastalığın belirtileri ve otopsi bulguları yol gösterici olsa da kesin teşhis ancak laboratuvar muayeneleri ile konabilir. 

Ayırıcı teşhiste; 

Bulaşıcı, ektima, Şap, Işığa duyarlılık, Pneumonia, Polyarthritis, ayak iltihapları, ayak çürüklüğü, Bitki zehirlenmeleri, PPR, Coenurosis, Geyiklerin epizootik hemorojik hastalığı 

Laboratuvar Tanısı: 

Virus İazolasyonu 

Koyuna inokulasyon 

10-12 günlük embriyolu tavuk yumurtalarına intravasküler inokulasyon 

Virus İdentifikasyon Testleri 

Plak redüksiyon, Serum nötrölizasyonu 

Serolojik Testler 

Karşılaştırmalı elisa, Agar jel immunodiffüsion, Virus nötralizasyon, Komplement fixation 

MÜCADELE 

Hastalıkla mücadelenin esasını, karantina, hasta hayvanların imhası ve sokucu sineklerle mücadele ile birlikte aşılamalar teşkil eder. 

Aşılar ilkbaharda ve kırkımdan 3-6 hafta önce uygulandığında daha fazla bağışıklık sağlar. Ancak aşının koçlarda geçici kısırlık yapması nedeniyle koçlar, koç katımından sonra aşılanmalıdır. Mavidil aşısı gebe hayvanlarda da yavru atmalara ve anomalili kuzu doğumlarına neden olduğundan gebe hayvanlara da aşı uygulaması tavsiye edilmez. 

Hastalığı geçiren hayvanlar 2 yıl kadar bağışıklık kazanır. Bu hayvanlar ağız sütü (kolostrum) vasıtasıyla bağışıklığı sağlayan antikorlarını yavrularına da geçirebilirler. Bu yavrular 6 ay kadar bağışık kalırlar. Bu sebeple hastalığa karşı yapılan aşıların 6 aylıktan küçük kuzulara yapılmaması gerekir. Damızlıkta kullanılan boğa ve koçların özellikle suni tohumlamada 

 kullanılanların belli zaman aralıklarıyla muayenelerinin yapılması ve Mavidil yönünden negatif olan hayvanların kullanılması gereklidir. Aksi taktirde hastalığın çok geniş sahalara yayılması önlenemeyecektir. Hastalığın tamamen ortadan kalkması, başka bir deyişle hastalığın eradikasyonu için hasta hayvanların kesime gönderilmesi de uygun bir çözümdür. 

MEVZUAT 

Mavidil Hastalığı 

Madde 121 - Koyunlarda mavidil hastalığının çıktığını haber alan hükümet veteriner hekimi hastalık çıkan yere gelir ve hastalık çıkış raporunu düzenler. Hayvan sağlık zabıtası komisyonu hastalık çıkış kararı alır ve ilan eder. 

a) Hasta ve hastalıktan şüpheli koyunlar ayrılır. Bulaşmadan şüpheliler ayrı bir yerde muhafaza altına alınır. 

b) Mavidil hastalığının virüsünü sinekler taşıdığından hayvan ve hayvan barınakları ilaçlanır. 

c) Hastalığın sağlamlara bulaşmasını önlemek için mümkünse koyun sürüleri alçak ova ve bataklık yerlerden yüksek yerlere götürülür. Hastalıksız hayvanlara aşı uygulanır. 

d) Hayvanlar öğleden sonra ve geceleri kapalı yerlerde muhafaza edilir. 

e) Karantina bölgesine dışarıdan koyun keçi ve sığır sokulması ve çıkarılması yasaktır. Aşılanmış koyunların bölgeye girmesine müsaade edilir. 

f) Mavidil hastalığı çıkan veya çıkma ihtimali olan bölgelerdeki koyunlara Bakanlıkça düzenlenen programa göre koruyucu aşı uygulanır. 

g) Mavidil hastalığında konulan karantina tedbirleri son iyileşme ve ölümden kırk gün sonra kaldırılır. 

 

 

 KOYUN KEÇİ VEBASI

 

 

ETİYOLOJİ 

 

Peste des petits ruminants virusu (PPRV) Paramyxoviridae familyası, morbillivirus grubu içinde yer almaktadır. Daha önce sığır vebası virusu (RPV), PPRV, köpek gençlik hastalığı virusu ( canine distemper virus, CDV) ve kızamık virusunun (measles virusu, MV) yer aldığı morbilli virus grubuna deniz memelilerinde hastalıklara neden olan vi-rüsler de dahil edilmiştir. PPRV, serolojik olarak tek tiptir ve aynı grup içinde yer alan sığır vebası virüsü ile antijenik yakınlık gösterir. 

PPRV fiziksel ve kimyasal etkenlere karşı oldukça duyarlıdır. 60°C\' de bir saatte, pH 4-10 dışındaki değerlerde de kolayca inaktive olur. Bilinen dezenfektanlara karşı oldukça duyarlı olan PPRV için yağ eriticiler (alkol, eter, fenol) ve %2 sodium hidroksit de (24 saat litre/m2) dezenfektan olarak kullanılabilir. Ultraviole ışınları ve güneş ışığında dayanıksız olan bu etken, soğuk şartlarda (-20°C\' de veya daha düşük ısılarda) uzun süre canlılığını muhafaza eder.

 

EPİDEMİYOLOJİ

 

Hastalık doğal şartlarda evcil hayvanlardan koyun ve keçilerde görülür. Her iki tür arasında duyarlılık açısından önemli farklılıklar mevcuttur. Keçiler koyunlara nazaran hastalığa daha duyarlıdır. Birbirine yakın sürülerde bile koyunlarda hiçbir klinik semptom oluşmadan keçilerde hastalığa bağlı ölümler görülebilir. 

Sığır ve domuzlar ise gerek doğal gerekse deneysel koyun keçi vebası enfeksiyonlarında son konakçıdırlar. Virusa karşı immun cevap şekillenmesine rağmen bu hayvanlarda (sığır ve domuz) klinik enfeksiyon ve virus saçılımı görülmez. 

PPRV\'a karşı duyarlılıkta türler arası farklılıklar kadar, yaş grubu da önemli rol oynar. Özellikle endemik bölgelerde 3-18 aylık genç hayvanlar yetişkinlere oranla daha hassastır. Mevsimsel bir insidens farklılığı olmamasına karşın, yağmurlu ve soğuk mevsimlerde, hayvan hareketlerinin yoğun olduğu dönemlerde ve doğum mevsiminde hastalık daha sık görülmektedir. 

Hasta hayvanlarda göz yaşı, burun akıntısı, salya ve gaita yüksek oranda virus içerir. Hastalık, kontamine materyallerle indirekt olarak bulaşabilirse de en önemli bulaşma yolu yakın temasla direkt bulaşmadır. Özellikle hastalığın görülmediği ülke veya bölgelere inkubasyon dönemindeki veya subklinik hasta hayvanların getirilmesi en önemli enfeksiyon kaynağını oluşturur. Hastalıktan ari bölge ve ülkelerde bir sürüde enfeksiyon şekillendikten sonra, kısa sürede hastalık sürü içinde ve sürüler arasında hızla yayılır. 

 

 

PATOGENEZ

 

PPRV\'nun doğal bulaşmasında en önemli giriş yolu nasofarangial mukozadır. Enfekte akciğer dokusu koyun ve keçilerde yüksek oranda virus ihtiva eder. Lenfoid dokulardaki lenfositlerin yıkımı sonucu oluşan leukopeniye bağlı olarak immundepresyon şekillenir ve latent persiste enfeksiyonlar aktive olur. 

KLİNİK SEMPTOMLAR 

Koyun keçi vebasında klinik seyir; hastalığın ekzootik veya endemik olmasına, hayvanın türüne, yaşına ve alınan virus miktarına bağlı olarak perakut, akut ve subakut seyredecek kadar değişen farklılıklar gösterir. Tipik semptomlar, hastalığın akut klinik formunda görülür. Ölüm oranı hastalığın klinik seyrine ve hastalanan hayvanların yaşına bağlı olarak %3-80 arasında geniş sınırlar içindedir. 

 

 

Perakut form

 

Genellikle keçilerde veya genç hayvanlarda görülür. İnkubasyon süresi 2 güne kadar düşer. Hastalık ani yüksek ateş, depresyon, iştahsızlık ve solunum güçlüğü ile başlar. 

Bazı olaylarda mukoz membranlarda konjesyon ve hemorajiler görülerek kısa sürede ölümle sonuçlanır. Morbidite %100 iken mortalite %90 civarındadır. 

 

Akut form

 

İnkubasyon süresi 4-6 gündür. Bazı olaylarda 3-10 gün arasında farklılık gösterir.Yüksek beden ısısını (41-42 0C), iştahsızlık, genel düşkünlük, burun ucunun kuruması ve konjuktivaların konjesyonu takip eder. Başlangıçta seröz karakterde olan göz ve burun akıntısı hastalık ilerledikçe mukoprulent bir hal alır. Yüksek ateşin görülmesinden 2-3 gün sonra diş etlerinden başlamak üzere dudak mukozalarında, dilde, yumuşak ve sert damakta, papillalarda ve burun mukozasında eroziv lezyonlar şekillenir.

 

Hastalık ilerledikçe eroziv karakterdeki ağız lezyonları ülseratif bir hal alır ve ağızda pis bir koku hissedilir. Öksürük çok sık rastlanan bir diğer klinik semptomdur. Bu dönemde mukoprulent bir hal alan burun akıntısı solunumu güçleştirir. İshalin başlaması ile beden ısısı düşer. İshal her zaman hemorajik karakterde olmayabilir. Bu dönemde gebe hayvanlarda abort görülebilir. Solunum güçlüğü, hipotermi ve dehidrasyonu takiben 8-10 gün içinde ölüm şekillenir. Morbidite %100\'e ulaşırsa da mortalite geniş sınırlar içinde farklılık gösterir. Canlı kalan hayvanlar 2 hafta içinde iyileşebilirler veya hastalık latent enfeksiyonların aktivasyonu sonucu sekonder ve miks enfeksiyonlar ile sonuçlanır. 

 

Subakut veya subklinik form

 

Lokal ırkların doğal direncine, hayvanın yaşına, türüne ve alınan virus miktarına bağlı olarak yetişkin hayvanlarda oldukça sık görülür. Hastalık süresi 10-15 gün kadardır. Klinik semptomlar belirgin değildir. Düzensiz beden ısısının dışında herhangi bir semptom görülmez dolayısıyla kolaylıkla gözden kaçabilir. Pneumopati en önemli klinik bulgudur. PPR\'da hastalığın subklinik formunun son dönemlerinde ağız ve burun mukozasında papülöz, pustülöz, ektima benzeri değişiklikler oluşur ve bu oluşumlar klinik teşhiste önemli karışıklıklara neden olur. Hastalığın subklinik formu hastalığın yayılması açısından oldukça büyük öneme sahiptir. 

 

 

TEŞHİS 

Klinik teşhis

 

Subklinik ve perakut formların dışında PPR\'ın akut formunda klinik bulgular hastalıktan şüphe edilmesi için yeterlidir. Ancak perakut ve subklinik formlarda anemnestik bilgiler değerlendirilerek solunum ve sindirim sistemi semptomlarının birlikte görüldüğü olgularda diğer bakteriyel, viral ve paraziter hastalıklarla birlikte PPR\'da göz önünde bulundurulmalıdır, kesin teşhis ancak laboratuvar muayeneleri ile mümkündür. 

Klinik muayeneden önce filyasyon tespitinde yardımcı olacak aşağıdaki soruların cevapları bulunmalıdır. 

• Hangi klinik semptomlar görülüyor ?

• Hastalık ilk ne zaman görüldü ?

• Hastalanan hayvan türleri nelerdir ?

• Hastalık öncesi aynı türden hayvanlarla temas var mı? 

• Yeni hayvan alımı oldu mu?

• Hayvan pazarı, ortak mera ve su kaynağı yönünden hastalık ihtimalleri söz konusu mu?

• Uygulanan aşılar nelerdir ?

• Yaş grubuna göre hastalık ve ölüm oranları nelerdir ?

• Benzer hastalık tablosu daha önce görüldü mü ?

• Hastalıktan etkilenen başka sürü veya sürüler var mı ? 

Aşağıda belirtildiği şekilde yapılacak sistemik muayenelerde, muayene sonuçları düzenli olarak kayıt edilip alınacak örneklerle birlikte laboratuvara ulaştırılmalıdır. 

 

 

Genel durum;

Durgunluk, iştahsızlık, susuzluk, yüksek ateş, geviş getirmeme durumu, ishalin varlığı,

 

Solunum;

Solunum şekli, öksürük, 

Lenf yumruları;

Lenf yumrularının büyüklüğü,

 

Gözler; 

Bakışlardaki durgunluk, konjesyon, göz yaşı akıntısı ve özelliği,

 

Burun;

Burun ucunun kuruluğu, burun akıntısı ve özelliği, burun mukozasının durumu,

 

Ağız;

Diş etleri, ağız mukozası, damak, papillalar ve dilin durumu, ağızda koku mevcudiyeti,

 

Dehidrasyon;

Derinin dehidrasyon yönünden durumu,

 

Ayaklar;

Ayak lezyonları, yönünden incelenir. 

 

Postmortem muayene

 

Perakut ve subklinik formlarda önemli bir otopsi bulgusuna rastlanmazken tipik otopsi bulguları akut klinik formda görülür. Bu nedenle eğer mevcut ise açık tipik klinik semptom gösteren hasta hayvanlar öldürülerek otopsi yapılmalıdır. Hastalık sonucu ölen hayvanlarda ise postmortem muayeneler mümkün olduğu kadar çabuk yapılmalıdır. Hastalığın çok erken yada son dönemlerinde ölen hayvanların postmortem muayenelerinde önemli bir otopsi bulgusu görülmeyebilir. 

 

Laboratuvar teşhisi

 

Laboratuvara gönderilecek materyallerin alınacağı hayvanlar dikkatle seçilmelidir. Özellikle hastalığın sonlarına doğru ölmüş ve ileri derecede ishalin şekillendiği hayvanlardan alınacak numuneler yeterli oranda virus içermediğinden virolojik muayeneler için uygun değildir. Numunelerin alınması ve nakli sırasında soğuk zincir şartlarının sağlanması gereklidir. Virolojik muayeneler için gönderilecek numuneler aseptik şartlarda, hiçbir şey ilave edilmeden buz aküleri yada buz içinde gönderilmeli ancak dondurulmamalıdır. 

BAĞIŞIKLIK 

Koyun keçi vebası hastalığından iyileşen hayvanlarda ömür boyu devam ettiği düşünülen uzun süreli bir bağışıklık şekillenir ve bağışıklıktan nötralizan antikorlar sorumludur. Aktif olarak bağışıklık kazanmış analarda antikorlar kolostrumla yavruya geçer. Kolostrumla kazanılan pasif bağışıklık süresinin analardaki antikor seviyesine bağlı olarak 3-6 ay arasında olduğu bildirilmektedir. 

MÜCADELE VE KONTROL 

Koyun keçi vebası hastalığı, istisnai durumların dışında her zaman hastalıktan ari ülke veya bölgelere hasta hayvan girişleri ile nakledilmektedir.Bu nedenle mücadelede hayvan hareketlerinin kontrolü büyük önem arz eder. Küçük ruminantlarda PPR hastalığının çıkmasından sonra hastalığın çevreye yayılması oldukça hızlıdır. PPR görüldüğünde uygulanacak karantina tedbirleri ve hasta hayvanların imhası hastalığın yayılmasına engel olur. Hastalık tesbit edilen yerlerde hastalığın görülmediği fakat sirayete maruz hayvanlara çevreden merkeze olmak kaydıyla yapılacak aşı uygulamaları ile hastalığı kısa sürede kontrol altına almak mümkündür. 

Şüpheli her vaka mutlaka takip edilmeli, hastalık görülmesi durumunda derhal ihbarı yapılmalıdır. 

Mevzuat 

Koyun ve Keçi Vebası (PPR) 

Madde 122- Koyun ve keçi vebası hastalığı tespit edildiğinde hastalığı söndürmek için genel tedbirlere ilave olarak hastalığın durumuna göre aşağıdaki özel tedbirler o yerin hayvan sağlık zabıtası komisyonunca kararlaştırılır. 

a) Koyun ve keçi vebası çıkan yer karantinaya alınır ve geçit yerlerine hastalık levhaları konur. Hastalıklı yerin pazarında küçükbaş hayvanların satışı yasaklanır. 

b) Hastalığın bulaşmasından şüphe duyulan hayvanlar dışında olan ve enfeksiyona açık çayır, mera, su ve yol ortaklığı bulunan  küçükbaş hayvanlara attenue homolog PPR aşısı veya attenue sığır vebası aşısı tatbik edilir. 

c) Koyun ve keçi vebası hastalığının süratli bir şekilde yayılma gösterdiği durumlarda karantina bölgesindeki iskele, istasyon ve anayollarda küçükbaş hayvan sevkiyatı yasaklanır. 

 d) Koyun ve keçi vebasından  öldükleri kesin olması sebebiyle otopsi yapılmayan hayvanlarla, hastalık şüphesiyle otopsi yapılan hayvanlar da iki metre derinliğindeki çukurlara üzerine sönmemiş kireç dökülerek  veya yakılarak gömülür. 

e) Koyun ve keçi vebası hastalığı çıktığında uygulanacak aşılama programı ve esasları Bakanlıkça tespit edilir ve valiliklere bildirilir. 

f) Koyun ve keçi vebası hastalığının çıkması sonucu karantinaya alınan yerlerden koyun, keçi, sığır, manda ve kanatlı hayvanlar ile saman, ot ve hayvan maddelerin çıkarılması yasaktır. Deve ve tektırnaklı hayvanlar ile sığır derilerinin dezenfekte edildikten sonra dışarı çıkartılmasına izin verilir. 

g) Nakliyat esnasında   koyun ve keçilerde veba hastalığı saptandığında ilk varılacak iskele, istasyon   veya diğer yerlerde hastalar, hayvan sağlık zabıtası komisyonu kararı ile 21 gün süreyle karantinaya alınır. Karantina altına alınan yerlerdeki sürülerin bakım ve iaşe masrafları sahipleri tarafından karşılanır. 

h) Hasta veya hastalıktan şüpheli hayvanlarla temas edenlerin ellerini, elbise ve ayakkabılarını dezenfekte etmeleri zorunludur. Hasta hayvanlara ait eşya ve malzemeler, nakilde kullanılan vasıtalar dezenfekte edilmedikçe kullanılmaz. Hasta hayvanların bulundukları yerin zemini, duvarları, yemlikleri, bölmeleri dezenfekte edildikten sonra kullanılır. Hastalıklı yerdeki   yemler   tektırnaklı hayvanlara yedirilebilir. 

i) Koyun ve keçi vebası hastalığı Türkiye’ye sınırı olan devletlerde veya başka ülkelerde çıktığında yurt içinde belirlenecek tampon bölgeler ile koruyucu aşılama programı Bakanlıkça düzenlenir. Bakanlık il müdürlükleri koyun ve keçi vebası aşılama programını bütün imkanlarını ve personelini görevlendirerek öncelikle uygulamak zorundadır. j) Koyun ve keçi vebası hastalığı sebebi ile konulan karantina, son ölüm veya iyileşmeden 30 gün sonra gerekli dezenfeksiyon yapılarak kaldırılır. 

 

 

 ŞAP (Tabak) HASTALIĞI

 

Şap hastalığı sığır, manda, koyun, keçi ve domuzlar ile diğer yabani çift tırnaklı hayvanların salgın viral bir hastalığıdır. İnsanlar nadiren enfekte olurlar. Hastalık dilde, damakta ve ayakta vesiküller, genç hayvanlarda kalp yetmezliği nedeniyle ani ölümler ile karekterizedir. 

Hastalık, çok hızlı ve her türlü vasıta ile yayılabilir. Ölüm oranı (mortalite) %2-5 arası değişir ve ölüm genellikle genç hayvanlarda görülür. Bazı salgınlarda bu oran %50’ye kadar çıkabilir. Süt, et ve iş verimini düşürerek büyük ekonomik kayıplara sebep olur. 

Bütün dünyada hastalık hem ekonomik boyutuyla, hem de hayvan sağlığını global olarak etkilemesi nedeniyle çok sayıda ülkenin gündemini oluşturmaktadır. 

ETİYOLOJİ 

Şap Virusu Picornaviridia ailesinden Aphthoviruslar grubuna dahil zarsız bir virus olup tek zincirli RNA taşır. 

Şap virusunun O, A, C, SAT 1, SAT 2, SAT 3 ve Asia 1 olmak üzere 7 adet farklı serotipi tespit edilmiştir. Her serotipin çok sayıda alt tipleri vardır. Serotipler arasında çapraz koruma mümkün değildir. 

pH 7-9 arasında stabil olmakla birlikte en dayanıklı olduğu pH değerleri 7.4-7.6 arasıdır. Çeşitli kimyasal maddeler şap virusunu asit ve alkali pH değerlerinde inaktive ederler. 

EPİDEMİYOLOJİ 

Şap hastalığına karşı sığır, koyun, keçi, domuz gibi evcil hayvanlarla yabani çift tırnaklılar hassastır. Hastalığın çok bulaşıcı olması nedeniyle geniş hayvan populasyonları etkilenir. 

Genellikle hastalık 10 Km içinde yayılır. Rüzgar ile virus partikülleri daha uzun mesafelere yayılabilir. Uzun mesafelere yayılma bazı özel şartlar altında meydana gelir. 1982 yılında deniz üzerinden Fransa\'dan İngiltere\'ye hastalığın bulaştığı ispat edilmiştir. 

Karkasta bulunan viruslar kesim sonrası laktik asit tarafından inaktive edilir. Kemik iliği ve sakatatta bulunan viruslar pH da herhangi bir değişiklik olmadığından enfeksiyon kaynağı olabilir. 

Sığırlar daha fazla kapasitede hava solumaları ve enfeksiyona yakalanmak için daha az virusa ihtiyaç göstermeleri nedeniyle koyun ve keçilerden daha fazla hastalığa yakalanma riski taşırlar. Büyük sürüler bireysel hayvanlardan ve küçük sürülerden daha fazla hastalık riski taşırlar. 

Şap Virusunun Saçılma Yolları

 

·              Salya

 

·              Burun akıntısı

 

·              Vezikül sıvıları

 

·              Solunum

 

·              Süt

 

·              Semen

 

·              Ayak lezyon döküntüleri

 

·              Gaita

 

·              Idrar

 

·              Vajinal akıntı

 

·              Fötus sıvıları

 

·              Deri döküntüleri

 

Şap virusunun sığır sekret ve ekstretlerde bulunma ve

 

çeşitli ortamlarda yaşam süreleri

 

Çeşitli Sekret/ekstret/ortamlarda

 Maksimum bulunma süresi(gün)

 

 

Solunan hava

 5

 

Salya

 14

 

Burun akıntısı

 7

 

Osefago-faringeal sekret

 530

 

Gözyaşı

 3

 

Süt

 9

 

Prepusyal sekret

 6

 

Semen

 10

 

İdrar

 7

 

Dışkı

 15

 

Yapağı

 14

 

Sığır derisi ve kılları

 28-42

 

Sinekler

 70

 

Hastalık bulaşmış ayakkabılar

 77-98

 

Saman-ot v.s.

 105

 

Kuru hayvan gübresi

 14

 

Sıvı hayvan dışkısı (Kışın)

 180

 

Toprak yüzeyi’ (Sonbahar)

 28

 

Toprak yüzeyi (Yaz)

 3

 

İdrar

 39

 Post mortem muayenelerde; rumen piluslarında büyük lezyonlar bulunabilir. Kas dokusunda düzensiz sarımsı çizgiler veya paranşimatöz dejenerasyonla karakterize lezyonlar şekillenmektedir. Bazı şap virus suşları hem yetişkin hem de gençlerde kalbe büyük zarar vererek myokardial dejenerasyona yol açar ve kalp kaplan postu görünümü kazanır. Benzer lezyonlara iskelet kaslarında da rastlanabilir. Bütün vücut yüzeyindeki mikroskopik lezyonlar birbirine benzer görüntü oluşturur. En fazla epidermis üzerindeki stratum spinozum tabakasındaki hücreler enfekte olur. Bu hücreler şişkin, eozinofiliktir ve balon dejenerasyon şeklinde isimlendirilir. Hücreler arası bağlantılar bozulmuş, hücre sitoplazması dışarı sızmış, yıkıntılar çoğalmış ve mikroveziküller oluşmuştur. Mikroveziküller ödemle doludur. Hücre yıkıntıları ve makroveziküller, lökositlerle infiltre olmuştur. 

Hayvanlarda, virusun titresi düşerken nötralizan antikorlar yükselir. Enfeksiyonu takiben hayvanlar taşıyıcı durumda olabilirler. Bu taşıyıcı hayvanlardan probang yöntemiyle enfeksiyondan 2,5 yıl sonra dahi virus tesbit edilebilir. Enfeksiyondan sonra şap virusunun taşınması epidemiyolojik olarak çok önemlidir. 

KLİNİK TABLO 

Tipik vakalarda sığırlar 3-6 gün inkübasyon devresi gösterirler, fakat bu süre 1-11 gün arasında değişebilir. Hastalık yüksek ateş, depresyon, solunum güçlüğü, ağızda, ayakta ve memede veziküllerin görülmesiyle karakterizedir. Sağımdaki hayvanlarda belirgin olarak süt veriminde düşme görülür. Dil üzerinde, damakta, dudaklarda ve meme uçlarında içi saman rengi sıvı ile dolu veziküller görülür.

 

 Hayvanlarda salya akması görülür. Vesiküller birkaç saat sonra açılır ve açık kırmızı renkli ülserler meydana gelir. Genellikle ayaktaki yaralar enfekte olur.

 

Morbitide(hastalığa yakalanma) oranı %100\'e kadar varabilir, fakat mortalite (ölüm) oranı buzağılar hariç düşüktür. Genç hayvanlar yaşlılardan daha hassastır.

 

Post-mortem muayenede akut viral miyokarditis görülür.

 

Sığırlarda klinik belirtiler

 

·              Yüksek ateş, titreme, donuk ve cansız bakışlar,

 

·              Salyalı ve şapırtılı ağız, damak, dil, diş eti ve dudaklarda hassasiyet, başlangıçta içi sıvı dolu veziküller daha sonra ülserli yaralar,

 

·              Hassas ve ızdıraplı ayaklar, ağır vakalarda tırnak düşmesi,

 

·              Süt veriminde azalma,

 

·              Buzağılarda ölüm.

 

Koyunlarda klinik belirtiler

 

·              Sığırlarda görülen belirtilere ilave olarak;

 

·              Durgunluk, halsizlik,

 

·              Aniden oluşan topallık,

 

·              Sürüden ayrı yatma isteği,

 

·              Kuzularda ölüm.

 

 

 

MARAZİ MADDE ALMA ve GÖNDERME

 

Şap hastalığının kesin teşhisi ve tip tayini için çift tırnaklı hasta hayvanlardan alınacak marazi maddeler en seri vasıta ile aşağıdaki esaslar dahilinde Şap Enstitüsüne gönderilir.

 

1. Marazi maddeler mümkün olduğu kadar antiseptik tatbik edilmemiş hasta sığır, koyun, keçi domuzlardan alınır.

 

2. Marazi madde alınırken ve gönderilirken kullanılacak bütün alet ve malzemelerin steril olmasına dikkat edilmelidir

 

3. Marazi maddeler; Şap Enstitüsü Müdürlüğünce hazırlanmış ve içerisinde gliserin iso-buffer solüsyonu bulunan şişelerle gönderilir. Temin edilmemesi halinde, marazi maddeler serum fizyolojik solüsyonlu kablarla gönderilir. Marazi maddeler kaplara konulduktan sonra etiketlenip ağızları parafinlenir.

 

4. Tip tayini için gönderilecek materyal yeni şekillenmiş lezyonlu kısımlardan seçilir. Bunlar tercih sırasına göre ;

 

·              Dil, Damak, dudak, burun mukozası ve meme epiteli,

 

·              Gecikmiş vakalarda ise tırnak arası epiteli

 

5. Gönderilecek vezikül sıvısı; dil, damak dudak, meme ve ayakta teşekkül eden patlamamış yeni veziküllerden steril şırınga ile çekilmiş olmalıdır.

 

6. Gönderilecek olan marazi maddeler bir (1) gramdan aşağı iki (2) cm2 den küçük olmamalıdır. Her hayvandan alınan marazi maddeler ayrı ayrı şişelere konulmalıdır.

 

7. Hastalığı geçirmiş ve herhangi bir lezyon görülmeyen hayvanlardan kan serumu gönderilmelidir. Kan serumu gönderilirken şu hususlara dikkat edilmelidir.

 

·              Kan almak için, hastalığı en az 7 gün önce geçirmiş hayvanlar seçilir.

 

·              Kan steril şırınga ile steril tüpe alınır.

 

·              30-60 dk. İçinde kanda donma başlayınca tüpün etrafı steril ince bir telle çizilip bir gece oda derecesinde bekletilir.

 

·              Elde edilen serum steril bir tüpe alınıp ağzı kapatılarak en seri şekilde gönderilir.

 

8. Hazırlanan marazi maddeler en seri vasıta ile Şap Enstitüsü Müdürlüğü P.K. 714 06044 Ulus/ANKARA adresine gönderilir.

 

 

 

Şap Hastalığına Karşı Önlemler  

Şap hastalığının mücadelesinde alınacak önlemler iki yönden ele alınabilir. 

1.Hastalık çıkmadan önce alınacak genel tedbirler: 

·              Duyarlı hayvanlara şap aşısının periyodik olarak uygulanması, 

·              Yeni alınan hayvanlara şap aşısı yapılıp yapılmadığına dikkat edilmesi, 

·              Yeni alınan hayvanlara diğer hayvanlardan ayrı bir yerde karantina uygulanması (20 gün), 

·              Pazarda satılacak veya başka bir yere nakil edilecek hayvanlara en az 15-20 gün önceden şap aşısının yapılması, 

·              Ahır girişlerinde gerekli olan paspas veya giriş havuzlarında devamlı olarak sodyum karbonat, bakır sülfat, sitrik asit vb. dezenfektan maddelerin bulundurulması, 

·              Ahırlara hayvan bakıcılarından başkalarının sokulmaması, 

·              Hayvan bakıcılarının özel elbise ve ayakkabı ile ahıra girmelerinin sağlanması, bakıcıların diğer ahırlardan uzak tutulması. 

·              Sağımdan önce ellerin ve sağımda kullanılacak malzemelerin temizliğine dikkat edilmesi, 

·              Şüpheli vakalarda veteriner hekimden bilgi alınması. 

2. Hastalık çıktıktan sonra alınacak önlemler: 

·              Hastalıktan şüpheli hayvanların derhal ayrı bir yere alınması, 

·              Ahırlara giriş çıkışların yasaklanması, İl/ilçe müdürlüklerine haber verilmesi, 

·              Ahıra veya çiftliğe izinsiz kimsenin sokulmaması, 

·              Araçların çiftliğe giriş/çıkışlarının mümkünse engellenmesi, mümkün olmaması durumunda hareketlerde hijyen kurallarına harfiyen uyulması, 

·              Yem, saman, altlık gibi malzemelerin giriş çıkışına izin verilmemesi, 

·              Hasta hayvandan bulaşan yataklık ve otların yakılması, 

·              Hasta hayvanlara ait sütlerin süt satıcılarına verilmemesi, 

·              Satıcıların çiftliğe sokulmaması, 

·              Hastalık sönüşüne kadar hayvan alım ve satımının yapılmaması, 

·              Ahırlar birden fazla ise, her biri için ayrı bakıcıların bulundurulması, şayet mümkün değil ise bakıcılarının çizme ve elbiselerinin her ahırda değiştirilmesi, 

·              Çevre ahır ve çiftliklerin ziyaret edilmemesi, yabancıların hayvanlarını görmeleri için çağırılmaması, 

·              Hasta ve hastalıktan şüpheli hayvanlarla temas edenlerin, bu hayvanlara ait eşya, malzeme ve naklinde kullanılan vasıtaların dezenfeksiyonunun sağlanması, 

·              3285 sayılı HSZ Kanun ve Yönetmeliğine göre hareket edilmesi 

·              Enfekte hayvanların itlaf edilmesi/kesimi/imhası, (hastalık insidensinin düşük olduğu ülkelerde). 

 

Ülkemizde Mücadele; Bakanlığımız Şap Enstitüsü Müdürlüğünce O1 Manisa, A Aydın 98(A İran 96 ile homolog) ve Asia 1 suşlarını karşı aşı üretilmektedir, Şap virus tiplerinin ülkedeki seyrine göre monovalan, bivalan ve trivalan(tekli,ikili,üçlü) suşlarını kapsayan aşılar yıllık programlar doğrultusunda kullanılmaktadır. 

İllerde ki büyükbaş hayvanların tamamı ilkbahar ve sonbahar dönemi olmak üzere yılda 2 kez aşılanmaktadır. (ancak sonbahar kampanya döneminde; Trabzon, Rize, Artvin, Giresun, Ordu, Bartın illeri ile Kastamonu İlinin Abana, Bozkurt, Cide, Çatalzeytin, Doğanyurt, İnebolu sahil İlçelerinde bulaşma riski bulunan büyükbaş hayvanlara stratejik aşı uygulanmaktadır) 

Trakya Bölgesinde şap hastalığı yönünden aşılı ariliğe geçilebilmesi hedeflenmekte olup, bu bölgede şap hastalığına karşı kampanya tarzında yoğun aşılama ile birlikte, mihraklarda hasta hayvanlara kesim metodu uygulanmaktadır. Kesim metodu “Sığır Cinsi Hayvanların Tanımlanması Tescili ve İzlenmesi Yönetmeliği” hükümlerine göre tanımlanmış, şap aşısı uygulanmış ve kanuna uygun sevk edilmiş hayvanlarda uygulanmaktadır. 3285 sayılı HSZKY’nin 134. maddesi (g) bendine göre, Trakya Bölgesindeki hastalığın açık belirtisini gösteren ve laboratuvarlarca hastalığın varlığı ve tipi tespit edildikten sonra öldürülecek veya kestirilecek hayvanların takdir edilecek kıymetlerinin tamamı, hastalığın açık belirtisini göstermeyen ancak laboratuvarda hastalığın varlığı tespit edildikten sonra kestirilen hayvanların ise takdir edilecek kıymetlerinin dörtte üçü ödenmektedir 

ANTİSEPTİK UYGULAMASI VE DEZENFEKSİYON 

Şap hastalığına yakalanan hayvanlarda virus etkinliğini azaltarak tedaviye yardımcı olmak için antiseptikler, barınaklar, nakil vasıtası, yem, kıyafet, malzeme gibi yeni bulaşmalara sebep olabilecak şüpheli herşeyi dezenfekte etmek için yapılacak uygulamalarda aşağıdaki şekilde hareket edilir : 

Ağız ve meme yaralarında kullanılacak antiseptik solüsyonlar;

 %

 

Sodyum karbonat ( Çamaşır sodası )

 2-3

 

Sodyum bikarbonat ( Yemek sodası )

 10-15

 

Potasyum Permanganat

 0,5

 

Potasyum klorat

 0,5

 

Sirkeli su

 10

 

Diğer uygun dezenfektanlar

 

 

Ayak yaralarında kullanılacak antiseptik solüsyonlar;

 

 

Sodyum hidroksit 

 1-2

 

Sodyum karbonat ( Çamaşır sodası )

 3-5

 

Sodyum hipoklorit

 1-2

 

Potasyum hipoklorit sol.

 1-2

 

Potasyum hidroksit

 1-2

 

Diğer uygun dezenfektanlar

 

 

Barınak, Hayvan Nakil Araçları ve alet-malzemelerin Dezenfeksiyonu;

 

Kaba temizlik yapıldıktan sonra şu solüsyonlar uygulanır

 

Organik asitler

 0,25

 

Formol ( 1 Lt. Suya 20 cc )

 1

 

Kreolin

 3-5

 

Diğer uygun dezenfektanlar

 

 

 

 

 

Giyim Eşyasının Dezenfeksiyonu: Kaba temizlik yapıldıktan sonra, ya eşyalar büyükçe bir kap içinde hazırlanan % 4-5’lik çamaşır sodalı suya atılarak 1 saat bekletilir. Yada etüv bulunan yerde bulaşık eşyalar etüve konur veya kaynar su buharına tutulur

 

Yemlerin Dezenfeksiyonu: Miktarı az olduğu takdirde yakılır. Ekonomik sebeplerle bu işlem yapılmadığı takdirde sadece virusla bulaşık olması kuvvetle muhtemel olan kısımları yakılarak imha edildikten sonra, kalan kısım kapalı ve mahfuz yerler içinde bir gün formol buharına maruz bırakılır ve iyice havalandırıldıktan sonra kullanılır. Mümkünse hastalığa duyarlı olmayan türlere yedirilir

 

İçme Suyunun Dezenfeksiyonu: Şaplı hayvanlar tarafından bulaştırılmış çeşme, yalak, havuz gibi sulama yerlerindeki sular, uygun dezenfektanlardan biri ile ilaçlandıktan sonra boşaltılır ve yeniden dezenfekte edilerek sağlamların faydalanmasına açılır. Bulaşık sular hayvanlara içirilmez. Herhangi bir sebeple bu gibi suları içirme zorunluluğu olduğunda, eczanelerde ruhsatlı müstahzar olarak satılan antiseptiklerden biri, tarifesindeki ölçülerde suya katılır.

 

 

 

 

MEVZUAT 

3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunun 4.maddesi gereği, şap hastalığı ihbari mecburi bir hastalıktır.  

Madde 108- Şap hastalığı çıktığında hayvan sağlık zabıtası komisyonu toplanır; \"Yönetmeliğin Birinci Kısmının Dördüncü Bölümündeki\" hastalık çıkışında alınacak genel tedbirleri ve hastalığın durumuna göre aşağıdaki özel tedbirleri kararlaştırır. 

a) Şap hastalığı çıkan yer ile su ve meraları müşterek olan köyler karantina altına alınır. Geçit noktalarına hastalığın adı yazılı levhalar asılır. Hastalık aynı zamanda birkaç köyde veya mahalde çıkmış ise hepsini içine alan genel bir kordon konur. 

b) Şap hastalığının tipini tespit için usulüne göre alınan hastalıklı numune derhal Şap Enstitüsüne gönderilir. Şap Enstitüsü hastalığın tipini belirler ve gerekli aşıyı il veya ilçe müdürlügüne gönderir. Hastalık mikrobunun durumu dikkate alınarak, hasta ve hastalıktan şüpheli hayvanlar dışındakiler aşılanır. 

c) Şap hastalığı çıkan yerdeki hayvan park, pazar ve panayırı kordon sahası içinde ise çift tırnaklı hayvanlara kapatılır. Hastalık yayılma özelliği gösteriyorsa il hayvan sağlık zabıtası komisyonu kararıyla ildeki bütün hayvan pazar ve panayırları çift tırnaklı hayvanlara kapatıldığı gibi çift tırnaklı hayvanlarla yapılan sevkiyat ve nakliyat yasaklanır. 

d) Hastalık bir köyde, mahalde veya ahırda çıktığında, buraların dışında bulunan yerlerdeki hayvanlara bulaşması mümkün değilse buralarda sınırlı karantina konur. Hastaların, hastalıktan ve bulaşmadan şüphelilerin hastalık tamamen sönünceye kadar dışarıyla teması önlenir. 

e) Karantina altına alınan yerden çift tırnaklı hayvanlar ile ot saman gibi hayvan yemlerinin ve hayvan maddelerinden tırnak, boynuz ve derinin çıkarılması yasaktır. Sütün kaynatıldıktan sonra çıkarılmasına izin verilir. 

f) Karantinaya alınan yerlerden transit olarak geçirilecek hayvanlar kapalı vasıtalarla nakledilirler. Hayvanlar karantina bölgesini geçinceye kadar su ve yem vermek için vasıtalardan indirilmez. İndirilenler derhal 15 gün karantinaya alınır.   

g) Hastalar, hastalıktan ve bulaşmadan şüpheliler sahibinin isteği halinde kapalı vasıta ile kesilmek için en yakın mezbahaya gönderilir. Et ve derileri hakkında bu Yönetmelik hükümleri uygulanır. 

h) Karantina bölgesindeki hastalıksız hayvanların kesilmek için kapalı vasıtalarla mezbahaya sevkine müsaade edilir. Ancak deri, boynuz ve tırnakları dezenfekte edildikten sonra serbest bırakılır. Hükümet veteriner hekimi gerekli kontrolleri yapmakla yükümlüdür. 

i) Şap hastalığının bulunduğu yerdeki tek tırnaklı hayvanların karantina bölgesi dışına çıkarılmasına tırnakları dezenfekte edildikten sonra müsaade edilir. 

j) Şap hastalığını takiple görevlendirilen hükümet veteriner hekimi hastalık tamamen sönünceye kadar hastalıklı bölgeyi devamlı kontrol eder. Hayvan sahiplerine hastalık hakkında bilgi verir. Hastaların tedavisi için mümkünse ilaç yardımı yapar; ilacı nasıl kullanacaklarını öğretir. 

k) Şap hastalığı sebebi ile konulan karantina son hastanın iyileşmesinden veya ölümünden 15 gün sonra hükümet veteriner hekiminin kontrolünde yapılan dezenfeksiyonla kaldırılır. 

l) Bakanlıkça her yıl tespit ve ilan edilen mücadele bölgelerinde hastalığın varlığı ve tipi tespit edilen hayvanlar tazminatlı olarak öldürülür veya kestirilir. Hastalıktan ölen veya öldürülen hayvanlar iki metre derinliğindeki çukurlara üzerlerine sönmemiş kireç dökülerek gömülür. Mümkün olmadığı hallerde tamamen yakılarak imha edilir. (Değişik: 5/6/1995- 95/6966 K.) 

m) Şap hastalığı ile mücadele için alınacak diğer karar ve tedbirler ile Bakanlıkça her yıl tespit ve ilan edilen mücadele bölgelerindeki uygulama esasları Bakanlıkça belirlenir. (Değişik: 5/6/1995- 95/6966 K.)”

 

 KOYUN ÇİÇEK HASTALIĞI 

(SHEEPPOX DİSEASE) 

Koyun-keçi çiçeği, koyun ve keçilerin ateş, generalize papüller, nadiren veziküler, özellikle deri ve akçiğerlerde lezyonlarla karekterize öldürücü viral bir hastalığıdır.  

ETİYOLOJİ 

DNA içeren, zarflı ve kubik bir yapıya sahip olan virion en az 30 yapı proteinine ve bir enzime sahiptir. Poxviridae familyası Chordopoxvirinae ve Entamopoxvirinae olmak üzere iki alt familyaya ayrılır. Entamopoxvirinae altfamilyasındaki viruslar sadece insectlerde görülür. Chordopoxvirinae alt familyasında 8 tür bulunur. Capripox viruslar Chordopoxvirinae familyasında yer alıp Koyun Çiçeği, Keçi çiçeği ve Yumrulu Deri Hastalığı viruslarını kapsar. 

BULAŞMA 

Hastalık direkt temasla, virusla kontamine olmuş yem ve eşya gibi malzemelerle ve aerosol yollarla bulaşır. Sindirim yolu ile bulaşma olmaz. Virus içeren püstül, kuru kabuklar ve yünler , hastalığın bulaşmasında çok etkilidir. Çünkü bu maddeler içindeki virüs, 6 ay kadar canlı kalabilir. Etkenin solunan hava, salya damlacıkları, çiçek döküntüleri ve süt ile saçılmakta, doğal infeksiyonda virus hayvandan hayvana hava ile bulaşmakta, virusun alınmasından sonra viremi meydana gelmekte ve etken bütün vucuda yayılmaktadır. 

SEMPTOMLAR 

Hastalığın inkubasyon süresi doğal infeksiyonlarda 6-8 gün iken deneysel infeksiyonlarda bu süre 2-3 gündür.  

Hastalık acut seyreder, ateş yükselir, nabız ve solunum sayısı artar, gözler şişer ve hayvanın burnundan mukoz bir akıntı gelir. 

Konstipasyon ve idrar zorluğu gözlenir.  

Hastalığın tipik şeklinde hastalığın 1. gününden itibaren derinin yapağısız bölgelerinde, burun, dudaklar,göğüs, bacak aralarında, memede ve karında sırası ile papül , vezikül , püstül ve kabuk teşekkül eder. Bu kabuklar sonradan dökülür ve yerlerinde izler kalır. Papüller 0.5 - 2 cm çapında olup yuvarlak veya elips şeklindedir. Daha sonra püstüller irinleşirler.  

Bazen atipik koyun çiçeğine rastlanır. Bu durumda sadece papül devri görülür ve hayvan iyileşir.  

Koyun çiçeği hastalığı 3-4 hafta kadar sürer, kış aylarında daha fazla sürebilir.  

 Hastalığın şiddetleri devrelerinde yani virusun virulansı yüksek olduğunda kuzularda pnömoni ve bronko pnömoni meydana gelir.  

Koyunlarda mastitis ve abort vakaları görülür.  

Hastalığın seyrinde bakım, besleme ve hijyen şartlarının büyük tesiri vardır.  

Hayvanların hastalığa yakalanmasında konstitüston ve dispozisyonun büyük rolü vardir. Koyunlarda morbidite % 70-80, mortalite oranı ise % 5-50 arasında değişir. Kuzularda mortalite oranı % 80’e çıkabilir.  

Dermoepiteliotrop olan virus en iyi şekilde epidermis ve mukoza epitellerinde ürer. Fakat mezoderma ve iskelet kaslarına karşıda affinitesi vardır. Virus organizmada ilk önce retikülo-endotelial sisteme yerleşir. Buradan vucuda yayılarak deri ve organlarda çiçekle ilgili bozukluklara sebeb olur. Virus etkisini en fazla deride ve az olarakta lenfoid, retikulo-endotelial, hemopoetik, solunum ve sindirim sisteminde gösterir. Deneysel olarak meydana getirilen koyun çiçeği hastalığında koyunlarda tipik çiçek lezyonları oluşmaz. Yalnız vucut ısısı biraz yükselir ve sonradan normale döner. Bazı koyunlarda deri içi inokulasyonların 1. gününden itibaren ödemli eritamatöz nödüller şekillenir. Oluşan bu odaklar 6-7. güne kadar yavaş yavaş büyür ve 3-5 cm çapına ulaşır. Oluşan papüllerin bir kısmı nekroze olur ve nekrotik bir membran oluşur. 

TEŞHİS 

Klinik Tanı: 

Beden ısısı artışı ile birlikte vücudun değişik yerlerinde papül, vezikül ve püstüllerin birbirini takip ederek ortaya çıkması, hastalığın tipik semptomu olarak kabul edilir. 

Laboratuar Tanı :   

14 gün süreyle her gün CPE oluşumu yönünden kontrolleri yapılır. Virus izolasyonu için alınan kan örnekleri mümkün olduğu kadar çabuk ve buz içinde taşınmalıdır. Pratik olarak örnekler +4°C de 2 gün süreyle lökositler ayrılarak inokulasyon yapılıncaya kadar muhafaza edilebilir. Uzun süreli muhafaza için -20 °C kullanılabilir. Eğer doku örneklerinin alındığı yer uzak ise ve soğuk zincir yok ise % 10 gliserol + fizyolojik tuzlu su veya fosfat buffer solusyonu veya vasat içinde nakledilir ve virus izolasyonu için alınan biyopsi materyalinin merkezi kısmı kullanılır. Histopatolojik muayeneler için lezyonlu bölgelerden alınan doku örnekleri %10 formol solusyonu içinde muhafaza edilir. Hastalığın teşhisinde serolojik testler arasında en spesifik olanı serum nötralizasyon testidir. Buna ek olarak agar jel immunodiffizyon, ELİSA, İFAT, FAT kullanılabilir. 

OTOPSİ BULGULARI 

Deri lezyonlarında sırasıyla papül, vezikül, püstül ve kabuk oluşumu gözlenir. Akciğerlerde kataral pnöymoni sahaları görülür.Buralarda küçük boz renkte kazeöz nodüller vardır. Bu odakların boyu 1-2 cm , ortaları beyaz, mat ve balmumu renkli ve çevreleri kırmızıdır. Karaciğer ve böbreklerde de akciğerdekine benzer lezyonlara rastlanır. Sindirim kanalı mukozalarında hemorajik yangılar gözlenir. 

MARAZİ MADDE SEÇİMİ VE GÖNDERME ŞEKLİ 

Deri lezyonlarından alınan örnekler % 50 gliserinli tuzlu su içinde laboratuvara gönderilir. 

TEDAVİ 

Kesin tedavisi yoktur, semptomatik tedavi uygulanır. 

KORUNMA 

Hayvanları infeksiyondan korumada canlı ve inaktif aşılardan yararlanılmakta ve birçok ülkede bu aşılar yaygın olarak kullanılmaktadır. Attenüe koyun çiçek aşıları hastalığa karşı hücresel ve humoral immun yanıt oluşturmakta ve inaktif aşılardan daha uzun süre bağışıklık vermektedir. 

 Ülkemizde Pendik Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünce; kuzu böbrek hücrelerinde hazırlanan liyolifize, canlı attenüe koyun-keçi çiçek aşısı üretilmektedir. Bu aşı koruyucu amaçla sonbahar mevsiminin başlarında , hastalık çıkan bölgelerde hastalığı takiben iki yıl boyunca yılda bir kez sağlam sürülerde 6-12 haftalıkkuzu ve oğlaklara 0.2 ml ve 12 haftalıktan büyüklere 0.5 ml verilir. 6 haftalıktan küçük kuzu ve oğlaklara uygulanmaz. Aşı koyun ve keçilerin gebeliklerinin son 6 haftasında ve doğumdan sonraki ilk ayda hastalık çıkmayan yerlerde koruyucu amaçla yapılmamalıdır. Aşının uygulama yeri; koyun ve kuzularda koltuk altı yünsüz bölge, keçi ve oğlaklarda kuyrukta deri altı uygulanır. Bağışıklık 21 günde tam olarak oluşur, bağışıklık süresi 8 aydır. 

 Ayrıca sahada dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan biri de; hastalık hayvandan hayvana direkt temasla bulaşmakla birlikte, virus içeren püstül, kuru kabuklar ve yünler, kontamine olmuş yem ve eşya gibi malzemelerin de bulaşmadaki rolü dikkate alınmalıdır. Hastalık görülen yerlerde has

 

Etiketler:Koyun hastalıkları,koyun hastalığı,koyun hastalığı tedavisi

 

 

 

 

 

 

----------------------------------------------------



Facebook Twitter Google+ LinkedIn Pinterest Addthis
Online Alışveriş Hemen Ara