Doğu Bölgelerimizde Sığırcılık Nasıl Gelişir? (Haziran 2009)

Doğu Bölgelerimizde Sığırcılık Nasıl Gelişir? (Haziran 2009)

Doğu Bölgelerimizde Sığırcılık Nasıl Gelişir? (Haziran 2009)

 

Doğu illerimizden Erzurum ili, bilindiği üzere ülkemizin en geniş meralarına sahip yöresidir.  Hayvancılığa yatkın bir bölge olduğu geçmiş yıllardan beri bilinmektedir.  Hayvancılık yapanlar kendi besilerini yaptıkları gibi, batı bölgelerinden hayvan almaya gidenlere de besi danası satmaktadırlar.  Bölgedeki ırkların çoğunluğu yerli, bir kısmı kültür ırkı melezi, çok az bir bölümü de safkan sayılabilecek kültür ırkı sığırlardır.

Bölgede bruselloz hastalığının varlığı bilinmektedir.  Bruselloz hastalığı doğal yoldan çiftleşme ile bulaşarak yayılmaktadır.  Başta bruselloz olmak üzere birçok hastalığın yayılması suni tohumlama ile önlenebilir.  Doğu illerimizde sadece brusellozla mücadele için bile suni tohumlamanın yaygınlaştırılması şarttır.

Suni tohumlamanın asıl yararı ırkın verim yönünden ıslahıdır.  Süt verimi veya et verimi ya da her ikisi yönünden ıslah çalışmaları yapılabilir.  En çok süt veren ırk kabul edilen Holstein ırkı inekler uygun bakım ve besleme koşulları olmadan istenen verimleri veremeyecekleri gibi, hasta olup elden çıkabilirler.  Bölgedeki kesif yem, kaba yem, barınak, koruyucu hekimlik, bakım koşulları Holstein ırkı için uygun görülmemektedir.  Eğer uygun koşullar sağlanabilse Holstein ırkı uyum sağlayabilir. 

Bölgede bulunan sığırların çoğunluğu günde 3-5 litre süt veren, süt verme periyotları kısa ırklardan oluşmaktadır.  Yavruları küçük doğum ağırlığında, geç gelişen, fizyolojik gelişmelerini geç tamamlayan bu ırkların etçi yönden geliştirilmeleri yönünde suni tohumlama çalışmaları yapılması bölgeye yarar sağlar.  Dayanıklılık, uyumda zorlanmama, kolay doğum, hızlı canlı ağırlık artışı gibi özellikler göz önüne alındığında Angus ve Piedmentosa ırkları tavsiye edilebilir.  Bunlar etçi ırk olmakla birlikte, bölgedeki 3-5 litre günlük süt veren ineklerin süt verimlerini azaltmayacak, aksine bir miktar arttırabilecek ırklardır.  Etçi ırk olarak bilinse de Angus ve Piedmentosa ırkı inekler günde 8-10 litre civarında süt verirler. 

Bugünlerde ülkemizde çiğ süt fiyatları hızla düşmekte ve resmi makamlarca sütte arz fazlası olduğu söylenmektedir.  Diğer yandan ülkemizin çeşitli yörelerinde büyük besi işletmeleri kurulmakta, bunlar da besleyecek dana aramaktadırlar.  Çok hızlı canlı ağırlık artışı olan Angus ve Piedmentosa ırkı buzağıların müşterisi hazırdır.  Ayrıca; Piedmentosa ırkı buzağıların beslenmesiyle, kolesterolsüz kırmızı et elde edileceğinden, büyük market zincirleri bir yenilik olması ve sağlık kavramıyla bunlara özel ilgi göstereceklerdir.  Bölgedeki besicilerin buzağıları kendi besilerine almaları da mümkündür.  Şu anda 2 yaşından sonra besisini tamamlayarak kasaplık hale getirilen erkek danalar bu ırkların beslenmesiyle bir yaşında veya on dört aylıkken besilerini tamamlayıp kesime gidecek canlı ağırlığa ulaşacaklardır.  Yani hem küçük yaşta besiciye satmak hem de besiye alarak kasaplık olarak satmak seçenekleri uygulamaya konulabilir. 

Gelelim kombine ırklara; aslında bir sütçü ırk olan Brown Swiss veya Montofon sığırlar birçok bölgemizde çift amaçlı yani kombine ırk olarak kabul görmektedir.  Simmental ırkı sığırlar da ülkemizde kombine ırk olarak yetiştirilmektedir.  Bu ırkların erkek danaları hızlı canlı ağırlık artışı yönünden besiciler tarafından tercih edilmektedir.  Ancak; ineklerinden süt beklenen bu ırklarda döl tutmama, son atmama, süt humması, ketosis gibi metabolik hastalıkların görülme ihtimali, etçi ırklardan farklı olarak, çok fazladır.  Uygun bakım, besleme, koruyucu hekimlik ve sürü yönetimi koşullarına güvenemiyorsak bu ırklara sahip olmak doğru değildir.  Süt verimi yükseldikçe ayak hastalıkları ve doğum sonrası problemler her zaman daha çok görülecektir.  Bu ineklerin, yani dişi (anaç) materyalimizin hastalıklardan, döl tutmama, süt humması, karaciğer yağlanması, rahim iltihabı, topallık, meme iltihabı gibi problemlerden dolayı elden çıkması kaçınılmaz bir sonuçtur.

Bölgede bunları yapabileceğine inanan, bakım ve besleme koşullarına güvenen çiftliklerin kombine ırkları bulundurmasında bir sakınca yoktur.  Ama; biliyoruz ki bu tip işletmeler çok azdır.  O yüzden çoğunluk için uygulanacak en iyi yöntem bölgede etçi ırklar yönünden melezleme yapmaktır.  Etçi ırklara yönelik melezleme çalışmalarının devlet desteğiyle yapılması ise başlıca koşuldur.

Bölgede daha önce yapılan suni tohumlama çalışmalarında devlet desteği olduğunda bir takım ilerlemeler kaydedildiği, olmadığında ise bilinçsizlikten, yanlış inanışlardan, coğrafi ve parasal sebeplerden suni tohumlamanın derhal terk edildiği gözlemlenmiştir.  Geçmiş yıllardaki BTC, Tareks gibi desteklenmiş projeler istenen kadar olmasa bile, bir başarı sağlamıştır.  Yine devletin, örneğin sosyal yardımlaşma fonunun veya benzeri yardım fonlarının destekleriyle suni tohumlama faaliyetlerine tekrar hız verilebilir. 

Suni tohumlama nasıl desteklenmelidir?
 Suni tohumlama desteği,  suni tohumlamayı yaptıran hayvan sahiplerine, bürokrasiden arındırılmış bir şekilde verilmelidir.  Veteriner hekimin kestiği faturanın bir nüshasını, ilgili payeti iliştirerek, bankaya götüren hayvan sahibi parasını alabilmelidir.  İlk birkaç sene bu şekilde götürülen hizmetler daha sonraki yıllarda bir çerçeveye oturtulur.  Hayvan sahipleri, melezlemenin yararlarını ceplerinde görene kadar, gereksiz kırtasiyeden kaçınmak işin önünü açacaktır. 

Her iş fatura mukabilinde olacağı için devlet vergisini alacak, faturalardaki bilgiler kayıt için kullanılacak, bu esnada da ırk ıslahında adım adım ilerlenecektir.  Bu noktada bazı sınırlamalar getirilebilir.  Örneğin; tohumun ve tohumlama ücretinin rakamının hepsi, yarısı ya da daha önceden belirlenmiş bir miktarı destekleme kapsamında ödenebilir.  Uygulayıcı veteriner hekim parasını hayvan sahibinden, hayvan sahibi de parasını desteklemeden alır.  Aynı yöntemin devamı olarak hayvan sahibinin vereceği bir vekaletname ile veteriner hekim parayı tahsil eder.  Borcuna mahsuben, hayvan sahibiyle anlaşır.  İstenirse bu uygulama pilot bölgeler seçilerek başlatılabilir.  Başarısı görüldükçe bölgeler genişletilebilir. 

Besicilik için hızlı ağırlık artışı sağlayan, erken kesim ağırlığına ulaşan danalar elde etmek üzere heterozigot melezlemeye de destek vermek uygun bir yöntem olabilir.  Etçi ırkların biriyle melezlemeden doğan dişi, tohumlama çağına geldiğinde kendi anne baba ırkından olmayan bir ırkın spermasıyla tohumlanır. Elde edilen yavruya tür azmanı, hibrid vigor veya heterozigot melez adı verilir.  Bu tür azmanları beside çok üstün verim sağlarlar.  Erkekler besiye alınırken, dişiler yine tohumlama çağına geldiklerinde, bu sefer başka bir ırk boğanın tohumuyla tohumlanır.  Eğer istenilenden fazla dişi materyal varsa, onlar da besiye alınarak kasaplık olarak değerlendirilebilir.

Aynı destekleme modeliyle safkan yetiştirme yapılacak şekilde de suni tohumlama arttırılabilir.  Bakabileceklerine güvenen işletmeler Holstein, Montofon gibi sütçü ya da Simmental gibi kombine ırkları safkan yönünde ilerleterek ırk ıslahı yapabilirler. 

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde verimin artması, bruselloz gibi hastalıkların azalması, hayvan sahiplerinin gelirlerinin çoğalması, meraların etkin olarak kullanılması amacıyla suni tohumlama desteklenmelidir.  İlk yıllarda genelleşmese bile, bir pilot bölgede etçi ırkların suni tohumlama ile kullanılmasının yolu açılmalıdır.  Daha sonraki yıllarda etçi ırklardan elde edilecek gelir desteklemelerden alınacak paradan çok daha cazip olacaktır.

Ancak; şunu unutmamak gerekir.  Zamanında yapılacak aşılar, iç ve dış parazit mcadeleleri kesinlikle ihmal edilmemelidir.  Buzağıların ölmemesi, koruyucu hekimlik hizmetlerinin aksatılmaması halinde bölgede gözle görülür bir ekonomik büyüme olacağı kesindir.  Bunun için safkan elde etmeye yönelik melezlemenin yanı sıra ticari melezlemeye izin ve teşvik verilmesi gerekir. 

Ticari melezlemeye izin ve teşvik verilirse hem bölgenin, hem ülkenin karkas ağırlığı ortalaması yükselecektir.

Örnek uygulama;
Besiye ve kasaplığa uygun ticari melezleme yapanlar elde ettikleri danaları ya kendileri besler, ya da besicilik yapanlara satarlar.  Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında yapılan tohumlamalardan Mart, Nisan, Mayıs aylarında doğan buzağılar, istek ve anlaşmaya göre, Eylül, Ekim aylarında besicilere satılabilir.  Başka bir yöntem ise östrus sinkronizasyonudur (kızgınlıkların hormon müdahalesiyle toplulaştırılması).  Böylece tohumlamalar, doğumlar ve satışlar toplu halde, kısa sürede gerçekleştirilebilir. 

Özet olarak; Doğu Bölgelerimizde veya pilot olarak seçilebilecek olan illerimizde, suni tohumlama faaliyetleri, yönü ne tarafa olursa olsun, mutlaka devlet tarafından desteklenmelidir.  Her türlü kültür ırkı melezleme teşvik edilmelidir. Bu işler sağlık, koruyucu hekimlik ve benzeri konulardaki eğitimlerle pekiştirilmeli, uygulama sabırla sürdürülmelidir. 

(Bu yazı öneri olarak TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI'na gönderilmiştir.)   EGEVET ALINTIDIR.


Facebook Twitter Google+ LinkedIn Pinterest Addthis
Online Alışveriş Hemen Ara